Nuri Bilge Ceylan MAFM'daydı
HAYAL PERDESİ - Gündem 09.10.2011

Nuri Bilge Ceylan MAFM'daydı

Usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan Bir Zamanlar Anadolu’da filminin yankıları hâlâ sürerken Mithat Alam Film Merkezi’nde bir söyleşi gerçekleştirdi. 6 Ekim Perşembe günü Mithat Alam moderatörlüğünde yapılan söyleşiye ilgi yoğundu. Az röportaj vermesi nedeniyle hayranları uzun bir süreden beri ilk kez merak ettikleri birçok soruyu Ceylan’a sorma fırsatı elde etti.

İlk filmlerinin minimal yapısının nedenleriyle söyleşiye başlayan Nuri Bilge Ceylan, Boğaziçi Üniversitesi yıllarımdan beri yalnız bir adamdım ve kendi yapıma uygun filmler çekmek istiyordum, dedi. Bununla birlikte rezil olma korkusu olmadan, yakını olan, amatör oyuncularla çalışmak istediğini ve her filmle beraber de kendine olan güveninin arttığını söyledi. “Kasaba ve Mayıs Sıkıntısı’ndan sonra da amatör oyuncularla çalışmayı sevdim. Amatör oyuncuların diyalogları, jestleri, mimikleriyle alışılmadık, yeni bir şeyler yapabilirmişim gibi geldi” diye sözlerine devam etti.

Senaryoyu Ercan Kesal’le ve Ebru Ceylan’la birlikte yazmanın nasıl olduğu sorusuna ise, son kararı kendisi verdiği için sorun yaşanmadığını söyledi. “Sinema eninde sonunda bir kolaj. Binlerce detay kafanda uçuşuyor. Yönetmenliğin yarısı da bu farklı detayları eklektik olmadan toparlamak. Bir Zamanlar Anadolu’da filminde bizi zorlayan bölümler Çehov’dan aldığımız bölümlerdi. Çünkü Rus duygusu ile Türk duygusu arasında farklar var. Senaryo yazılırken son karar bende olduğu için çatışma olmuyor ancak ben onları çatışmaya zorladım. Üç kişi tartıştıktan sonra karar vermek kolaylaşıyor. Ama üç kişi çalışmanın insanı tembelleştirdiğini söyleyebilirim.” Yönetmenin söyleşisinden satır başları şunlar:

Senaryo-kurgu-çekim dinamiği

Senaryo, kurgu ve çekim dinamikleri açısından oldukça esnek davranmaya çalışıyorum. Kurguda yardımcı olması için çekim esnasında da esneklikler yapıyorum. Kurguda mucizeler yaratılabileceğini gördüm. Sinema demek binlerce karar vermek demek. Bu kararları vermek ise büyük acılar çektiriyor. Kurgunun iyi tarafı kararları hızlıca vermek zorunda olmamak.

Kurgunun anlamı yönetmene göre değişir. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Çok sevdiğim Ozu için mesela, kurgu teknik bir meseleydi. Fakat benim tarzımda çalışan biri için kurgu çok önemli. Senaryonun belli bir derinliğe ulaşabileceğini düşünmüyorum. Derinlik adına sinemanın verdiği olanaklardan yararlanmak gerek. Tabi ki senaryo yazılırken senaryoyu tamamlamak istiyorum, ama arayışım bitmiyor.

Taşraya öteki olarak bakmıyorum

Taşrayı anlatırken ötekini anlattığımı düşünmedim. Hayatımın önemli bir bölümüydü orası. Böyle düşünmesem yapamazdım zaten o filmleri. Vüsat O. Bener’in Buzul Çağının Virüsü diye bir kitabı vardır ve orada taşradan görünümler anlatır. Ben de benzer bir etkilenmişlikle taşrayı anlattım. Taşra, merkezin dışı olarak algılanır genelde ama ben öyle düşünmedim. Muhakkak ki fark var ama benim anlattığım insan hikâyeleri evrensel.

Mizah ile gerçekçilik arasında

Mizah trajediyi daha iyi ortaya çıkaran şeydir. Ben mizahı tuz, karabiber gibi eklemedim. Sadece gerçekçi olmaya çalıştım, mizah da kendiliğinden çıktı. Hatta bazen de seyirci gülünce şaşırıyorum.

Bir Zamanlar Anadolu’da ismini koyarken filme, derdim Anadolu insanını diğer insanlardan ayırmak değildi. Meselem insanı iyi anlatmaktı. Anadolu doğru bir şekilde anlatılması gereken bir yan roldü. Benim meselem insan denen muammayı anlamaya çalışmak ve acılarımı dindirmek. (Kültigin Kağan Akbulut)

* Fotoğraf MAFM'dan alınmıştır.

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - [email protected] Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..