Bir aksilik sonucu başıboş kalan bir kargo treni taşıdığı yüklü patlayıcı maddeyle birlikte saatte 110 kilometre hızla yerleşim yerlerine yaklaşıyor. Eş zamanlı olarak da karşı istikametten gelen biri eski toprak diğeri çömez iki demiryolu işçisi tek vagonla bu treni yakalayıp durdurmaya çalışıyor. Acaba bu iki adam faciayı önleyip kahraman olabilecekler mi? Aslında temelinde detaylandırılmış naif bir ortaokul problemi yatan Durdurulamaz, son yıllarda büyük ve akıllı aksiyon filmleri yapmayı seven Tony Scott'ın yeni ortalama filmi. Mevzuyu heyecana bağlamak amacıyla pek çok klişenin klasik senaryo formülleriyle kurgulandığı fakat biçimsel olarak yönetmenin önceki filmlerinin standartlarında kotarılan bir haftasonu eğlencesi. Tony Scott'ın artık Çılgın Romantik’teki (True Romance, 1993) gibi orijinal öyküler anlatmayacağı aşikâr; Durdurulamaz, Gazap Ateşi (Man of Fire, 2004) kadar iyi olmasa da Deja Vu (2006), Metrodan Kaçış (The Taking of Pelham 1 2 3, 2009) ayarında seyrediyor. Denzel Washington'un her seferinde ekstradan bir şeyler koyup iyi taşıdığı karakterlerin de bunda önemli payı var.
Holivud'un en temel aksiyon filmi mitlerinden “şehri kurtaran kahraman” olgusu Durdurulamaz’da da merkezde. Kızıyla ve çalıştığı şirketle sorunlar yaşayan, yıllarını demiryollarına vermiş Frank (Denzel Washington) ve karısından mahkeme kararıyla uzaklaştırma alan Will (Chris Pine) sıkıntılı başladıkları bir günü adrenalinle doldurup, sevdikleriyle kucaklaşarak sonlandırabilirler mi? Bu sorunlarını çözmelerinin en ideal yolu elbette 15 dakikalığına Supermen olmak! Frank'in iş sırasında özel demiryolları tarafından zorunlu emekliliğinin istenmiş olması fakat bu koşulda bile kendini ateşe atacak erdemi göstermesi ise ayrı bir durum. Ara ara işçilerin yaşamına, şirket sahipleri tarafından nasıl sömürüldüklerine vurgu yapan film yine şirketin açtığı kucağa mutlu bir şekilde dönen işçilerle kapanış yapıyor. Dolayısıyla aslında sıradan insanlardan kahraman çıkartıp bunu alkışlama mevzusu, hayattan kopuk süper kahraman trüklerinden daha anlamlı görünse de bütününde daha büyük bir otorite bağlılığı propagandası yapıyor. “Böyle bir felaketi çok parayla değil de bu işi asıl yapanların bilgileriyle önleyebilirsiniz.” filmin sözü olmaktan uzak.
Scott'ın bundan bir önceki filmi de trenli bir aksiyondu. Kendisine trenlerle ilgili takıntısı olup olmadığı sorulduğunda ise, “Pelham'da tren duruyordu, burada ise tam gaz!” diye yanıtlamış. Aksiyonları nesneleri açısından ikiye ayırabiliriz: Maddenin ve insanın aksiyonu. Durdurulamaz'da birkaç sahne hariç genelde insanlar konuşuyor, geriliyor ve düşünüyor. Asıl heyecanı sağlayan raylarda Robocop gibi süzülen metal yığını, gürültülü, kocaman bir tren. Scott'ın kamerası da sallantılı, sık sık zoom-in'lerle gerilim yaratarak trenin etrafında dolaşıyor. Görüntüler ve ses montajı her an bu trenin çok ağır ve hızlı olduğunu hissettiren düzeyde. Yukarıda helikopterler, paralel kurguyla başka bir tren dolusu çocuk da aksiyonu besleyen öğelerden. Gerçekçiliği arttırmak için CGI da kullanmayan Scott, seyirciyi trenin içinde hissettirmeyi başarıyor. Aynı zamanda yer yer efektleriyle komikleşse de olayın ana planını anlatan haber kanalı görüntüleri de filme akışkanlık katıyor. Denzel Washington ve Chris Pine ikilisi birbirileriyle sataşma üzerinden kurdukları ilişkilerinde inandırıcı ve doğallar. Tam bir pop-corn, bayram tatilinde seyirlik.