Arabalar 2, aldığı pek çok kötü eleştiriyle beraber, ABD'den iki ay sonra Türkiye'de vizyona girdi. Her işinde yıllarca uğraşılmışlık, sonsuz bir hayal gücü, bol kahkaha ve yan ürünleriyle birlikte dev bir pazar değeri vaadeden Pixar, son filmiyle eski işlerini aratıyor. 2006'daki ilk film büyük bir başarı sağlamış olsa da, bütünlüklü ve sonlandırılan bir hikâyesi olması açısından bir devam filmi haberi seyirciyi şaşırtmıştı. Yine de yönetmen ekibine Oyuncak Hikâyesi (Toy Story, 1995)'nin yaratıcısı ve ilk filme hayranlığını her fırsatta dile getiren John Lasseter'in de katılmasıyla beklenti tavan yapmıştı. Sonuçta ortaya çıkan film ise değişen türüne ilgili izleyici grupları haricinde, Pixar'ın şimdiye kadar yarattığı en büyük hayal kırıklığına yol açtı denilebilir.
Arabalar (Cars, 2006)'da burnu havada, çaylak bir yarış arabası olan yalnız kovboy Şimşek McQueen'in kendini terk edilmiş bir kasabada bulmasıyla, büyük yarışı öncesinde dostluğun önemini ve her şeyin kazanmak olmadığını deneyimlemesi üzerine kurulu basit ve güçlü bir hikâye vardı. Filme anlamını katan asıl öğeler McQueen'in çevresindeki Doc, Mater ve Sally ile ilişkisi, diğer eğlenceli yan roller ve Radyatör Kasabası'nın nostaljik haleti ruhiyesiydi. Arabalar'ın klasik macera filmine ait ilişki kurgusundaki kişilerden eğitmen Doc, şapşal yol arkadaşı Mater ve esas kız Sally daha önce defalarca test edilip onaylanan bir formülasyonun ürünü. Arabalar 2, ya bu kurguda McQueen'e yeni bir mücadele sunarak bu bağlar üzerinden bir dramatizasyon yapacaktı, yahut öyküyü tamamen farklı bir düzleme yerleştirecekti. İkincisi oldu ve filmin türü naif bir aile komedisinden bol patlamalı Bond-vari bir casus hikâyesine döndü, üstelik başrol de McQueen'den Mater'a geçiverdi.
Hikâye bu sefer daha karmaşık. İngiliz ajanı bir Aston Martin olan McMissile'ın, mafyanın elindeki bir gizli silahın peşindeki nefes kesen kovalamacasıyla açılan film, artık dört Piston Kupalı ve tecrübeli bir yarış otomobili olan McQueen'in kasabaya dönüşüyle ilk filmin sonuna bağlanıyor. Bu sırada alternatif bir benzin üreticisi Axlerod'un ürünün tanıtımı için düzenlediği Dünya Grand Prix'inde İtalyan yarışçı Bernoulli'nin McQueen'i düelloya davet etmesi üzerine ekip toplanarak Japonya, İtalya ve İngiltere'yi kapsayan bir yolculuğa çıkıyor. Yolda Mater'ın Amerikan ajanı sanılarak McMissile'a katılmasıyla iki dostun yolları ayrılıyor ve hikâye sonradan birleşmek üzere yarış ve casusluk hikâyesi temelindeki iki kola ayrılıyor.
Arabalar 2'nin eksik yanları da var etkileyici yönleri de. Ancak asıl sorun karakter dizilimi ile ilgili. İlk filmde az sayıdaki karakter daha derinlemesine işlenirken, bu sefer kovalamacalar, patlamalar, sürekli yeni mekânlar ve hikâye detaylandırmasından arta kalan sürede bir de artan karakterlerin yeterince geliştirilememesi filmin etkisinden çalıyor. Yardımcı rolde oldukça eğlendirici Mater'in hikâyeyi devralmasından da film kötü yönde etkileniyor. Mater bir aksiyonu taşıyabilecek karizmadan yoksun olduğundan, geveze güldürüsü bir yerden sonra sıkmaya başlıyor. About.com yazarı Nusair (1) bu durumu Seinfeld'de başrole Kramer'ı yerleştirerek çekmekle örnekliyor. Mater başrol olmak için fazla karikatürize ve abartılı kaçıyor.
Teknik açıdan Pixar'ın sihirbazlarına hayran kalmamak elde değil. Roma, Paris, Tokyo ve Londra'nın ikonik mimari yapılarının birebir canlandırmaları, özellikle Tokyo'daki Japonların araba karşılıklarının mimikleri, arabalara ek olarak jet, savaş gemisi ve bot modelleri akıllara durgunluk verici. 007'den taşıtlara uyarlanan casus aksesuarlarında ve aksiyon sırasındaki sanal kamera hareketlerinde ise sınırları zorluyor. Bu sayede sonuna kadar filmi takip etmekte bir sorun yok, fakat tüm bu görsel şölen ve gürültülü aksiyon filmin ticari niyetini fazlaca açık etmesinden ve dayatmasından dolayı can sıkıcı oluyor. Pixar'ın Disney aracılığıyla dağıtımını yaptığı erken döneminde de, Disney tarafından satın alındığı 2006 yılının sonrasında da ticari bir alternatif sunacak konumda olmadığının farkındayız. Fakat önceki yapımlarında bu kadar çok satılası yan ürün ve Hollywood'a öykünen senaryo pazarladığı olmamıştı. Filmin Avrupa'da böyle turistik bir artikülasyonla seyretmesi bile alışıldık Disney pazarlama politikasının net bir yansıması. Böyle bir niyetin yanı sıra ortaya konulan çevreci mesajlar da komik duruyor haliyle.
Neticede Arabalar 2, fazlaca şiddete rağmen daha çok çocuklara ve ajan öyküleri seven yetişkinlere seslenen maskülen soslu bir animasyon. Serinin ilk filminden görsellik hariç her açıdan geri düşen ve duygulanımını yitiren bir devam filmi. Bakalım Pixar, arabaların prestijini geri kazanacağı bir üçleme için risk alacak mı, daha da önemlisi stüdyonun tam anlamıyla ilk kadın kahramanını yarattığı Brave, stüdyonun kendi prestijini nasıl etkileyecek
(1) http://movies.about.com/od/cars2/fr/cars-2-review.htm