11.04.2014
Çünkü neyi ne zaman seveceğim belli değil ama sinemayı hep sevdim. Uzun zamandır Hayal Perdesi’nin “neden sinema” sorusu aklımda. Onca film onca dizi izledim, halen bu soruya bir cevap bulamamıştım. Ta ki en iyi arkadaşım bana “neyi, ne zaman seveceğin belli değil” diyene kadar. Mizacım itibariyle aynı şehirde, aynı insanlarla, aynı zevklerle yaşamayı sevmiyorum. Mesela iki üç ay kahve içmeyi seversem ve deneyecek yeni bir kahve kalmadıysa, sıra kahveden nefret etmekte. Fakat hayatımın değişmeyen tek bir dinamiği var; sinema. Çünkü sinema sürekli değişiyor. Kimi zaman ışık teknisyeni oluyorum filmin yerini ve zamanını izleyiciye ben aktarıyorum, mesela Bir Zamanlar Anadolu’da ve Süleyman Öztürk. Kimi zaman yönetmen olup niye bunu filmi çektim diye soruyorum, elbette çokça zaman bu yönetmen Tarkovski. Kimi zaman da karakter ben oluyorum, mesela Karşı Pencere ve Giovanna. İyi ki sinema var, hayatımdaki değişmeyenler çoğalınca sinemaya gidip değişmek var.