Film festivallerini sıkıcı bulan, sinemaya hemen hiç gitmeyen ancak yine de sıkı birer film ve dizi takipçisi olan yeni bir seyirci kuşağı yetişti. Yeni seyirci dizileri takip etmekle de yetinmiyor, dizinin seyirci ağıyla ve yapım kanalıyla yoğun etkileşim kurarak üretim sürecini biçimlendiriyor. Dizileri tercüme ederek altyazı hizmetinde bulunuyor, eğer bir diziyi benimserse onun PR ajansı gibi çalışmaktan da gocunmuyor. Artık Amazon gibi büyük yatırıcımlar pilot bölümler çekerek, hangi dizi projelerinin hayata geçirileceğini seyirci oylamasına teslim ediyor. Her haliyle pasiflikten çok uzak görünen bu seyircinin seyrettiği içerikler de elbette dünün seyircisinin seyrettiklerinden farklı ve muhtemelen daha heyecan verici olacak.
YouTube dizileri, bu seyircinin “yeni nesil televizyonuna” dönüştü bile. Bu tür, ülkemizde son birkaç yıldır dikkat çekiyor olsa da dünya çapında bir süredir yükselişte. Türünün ilk örneği sayılabilecek The Annoying Orange, ilk bölümünün yayınlandığı 2009 yılında yüz milyonlarca seyirciye ulaştığında bu mecraya kayıtsız kalınamayacağı ortaya çıktı. Serinin yaratıcısı Dane Boedigheimer takip eden süreçte yapımı The High Fructose Adventures of Annoying Orange ismiyle Cartoon Network’e satmayı tercih etse de, The Annoying Orange, YouTube’un kitlelere ulaşmak konusunda televizyonun asla ulaşamayacağı bir esnekliğe sahip olduğunu gösterdi.
YouTube veya benzeri kanalların yalnızca manevi tatmin değil, maddi getiri de sağlayabileceğini keşfeden birçok isim ve şirket bu alana yatırım yapmaya başladı. Kaçınılmaz olarak yeni kurallara bağlı olsa da çok daha özgürce üretmeyi, üstelik televizyon veya sinemada ulaşılamayacak bir seyirci potansiyeliyle tanışmayı sağlayan bu platforma ilgi artıyor. Bugünlerde değişime direnmek yerine onun getireceği imkânları keşfetmekle ilgilenen Türkiye’den tanınmış sinema yönetmenleri de YouTube kanallarıyla isminden söz ettiriyor.
Görünen Adam isimli bir YouTube dizisi çeken Onur Ünlü, televizyon ve sinema dışında üçüncü bir kendini ifade etme alanı bulduğunu, kariyerinin başında iken bu imkân olsaydı daha iyi bir yerde olabileceğini ve burada mutlaka yeni bir dil doğacağını ifade ediyor. Yine yakın zamanda WitchTV adında bir YouTube kanalı açan Kutluğ Ataman, internetteki kalitesiz korsan yayınlara engel olmak ve televizyonda sansürlenen filmlerinin aslını seyirciyle buluşturmak amacı güttüğünü belirtiyor.
Eski sayılarda gündeme getirdiğimiz Netflix ve bu sayıda ele aldığımız YouTube, henüz sinema salonlarının değilse bile (YouTuber’lar bıyık altından gülüyor!) televizyonun ciddi bir alternatifine dönüştü. En fazla on yıl öncesine tarihlendirebileceğimiz bu yeni mecranın, yönetmen ve yapımcıların tercihlerini nasıl biçimlendireceğini öngörmek kolay değil. Şimdiye kadar gördüklerimizden yola çıkan tahminlerden ibaret.
Farklı dönemlerde ve farklı motivasyonlarla YouTube için dizi çeken üç yönetmeni konuk ettik. Bu yeni mecranın ortaya çıkardığı yeni soruların cevaplarını aradık.
Elif Eda Karagöz: "Beni YouTube Seyircilerine Emanet Edin"
Seyit Mehmet Yıldız: "Seyirci Kitlesi İnternete Kaydı"
Marie C.: "İnternet Sayesinde Seyirci Kitlesi Oluşturdum"
Dosya röportajlarını Hayal Perdesi'nin 59. sayısında okuyabilirsiniz.