Okuyucu Eleştrileri
Hayal Perdesi okuyucularından gelen film eleştirileri arasından seçtiklerini bu alanda yayınlıyor. Siz de yazılarınızı hayalperdesi@hayalperdesi.net adresine gönderebilirsiniz.
27.09.2016 Beyaz Tanrı

Canavarlaşmanın Safhaları

“Kötü olan her şey sevgimize muhtaçtır.”
Rainer Maria Rilke
 
Cannes Film Festivali’nde “Belirli Bir Bakış Ödülü” alan Beyaz Tanrı (Feher Isten, 2014) Macar yönetmen Kornel Mundruczo’nun son filmi. Terk edilmiş sokaklar, bisikletli bir kız çocuğu ve onun ardından koşan onlarca köpek. Peki, bu köpekler nereye ve neden koşuyor? İşte bu açılış sahnesi ve bıraktığı soru işaretleriyle dikkat çeken film, sonrasında bir kızla köpeği arasındaki dostluğa odaklanır. Sokağa bırakılmak zorunda kalan bir kırma köpeğin devrime dönüşen hayatta kalma mücadelesini ve intikam savaşını anlatır. Filmde insanın diğer canlılarla ilişkisinin yanı sıra kendi gibi olmayan insanlara karşı tavrı da acı bir şekilde görülür. Yönetmen, insanlık tarihinin en büyük illetlerinden olan ötekileştirme ve ırkçılığın eleştirisini köpekler üzerinden işler.
 
Annesi ve babası ayrı olan on üç yaşındaki Lili, annesinin yurtdışına çıkması sebebiyle babasıyla kalmak zorundadır. Lili’nin Hagen adındaki köpeğini yanında getirmesiyle zaten soğuk olan baba-kız ilişkisi çatışmaya dönüşür. Lili babasının tepkisine rağmen yemeğini köpeğiyle paylaşır, trompet çalarak Hagen’i sakinleştirmeye çalışır, onunla beraber uyuyabilmek için banyoda yatar. Ona asla bir köpek eğiticisi gibi davranmayacağını söyleyen Lili, sevgisini dünyadaki tek dostuna içtenlikle gösterir. Ancak bu hususta yalnızdır. Ruhsuz şehrin insanları sevgisizdir ve sevgisizliğin hüküm sürdüğü bu şehirde kırma köpeklerin hiç şansı yoktur. Macar hükümeti safkan olmayan köpekler üzerinden vergi alır. Verilmediği takdirde hayvanlar toplatılır ve barınaklarda kaderlerine terk edilir. Bir komşusu tarafından ihbar edilen ve vergi ödemek istemeyen baba, kızının onca ısrarına ve yalvarmasına rağmen köpeği sokağa atar. Bu durum başta Hagen ve Lili’nin hayatlarının değişmesine neden olurken bütün şehri kuşatacak olayların başlangıç fitilini de ateşler.
 
O güne kadar kendisiyle saf bir dostluk kuran Lili’nin yanından ayrılmayan sevimli köpek Hagen, bilmediği bir yerde tek başına kalmasıyla tanımadığı duyguların hâkimiyeti altına girer: şaşkınlık, çaresizlik ve korku. Yabancısı olduğu bu dış dünya, hayatın gerçek yüzünü yansıtır. Burada, sahibi Lili gibi fedakâr insanlar yoktur. Buranın sakinleri, acımasız insanlar ile tek suçları cins köpek olmamak olan sokak köpekleridir. Onların da hayatta kalmak için köpek yakalama ekibinden kaçmaları gerekir, tıpkı Hagen gibi. Başlarda bu tehlikeyi atlatan Hagen’i aşılması gittikçe zorlaşan başka merhaleler bekler. Bir dilenci tarafından saklanan Hagen bir köpek tüccarı tarafından götürülür ve acımasız bir köpek dövüştürücüsüne satılır. Hagen dayanılmaz işkence ve eziyetlere maruz kalır. Nefret ve öfkeyi öğrenen köpek zamanla bir suç makinesine dönüşür.
 
Nefret Üreten Irkçılık
Peki, iyilikten kötülüğe doğru evrim nasıl gerçekleşir? Dayanılmaz hayat tecrübeleri fiziksel anlamda değişim sürecini etkiler. Ancak duyguların değişimi, o güne kadar zihinde olan algının yıkılması ve inanç yitimiyle alakalıdır. Hagen bir zamana kadar insanları sahibi Lili gibi iyi görse de onların başka yüzleri olduğunu fark eder. Kalbindeki sevgi yerini yavaş yavaş nefrete bırakır. Sevgisizliğin canavarlaştırdığı Hagen giderek insanlara benzer ve içinde büyüyen vahşi Max ortaya çıkar. İntikam hırsıyla yanıp tutuşan köpek, isyan liderliğine ve savaşçı bir kimliğe bürünür. Dışlanan, hor görülen sokak köpeklerine önderlik ederek onların barınaktan kaçmasını sağlar. Onlarca köpek ordu disipliniyle hareket eder ve şehrin sokaklarını istila eder. Onlara zarar veren, acı çektiren insanlardan tek tek intikam alır.
 
Köpeklerin gerçekte aradıklarıysa unutmaya başladıkları sevgi, huzur gibi güzel duygulardır. Lili ile karşılaştıklarında Hagen’i durduran bu duyguların yeniden canlanmasıdır. Lili, fareli köyün kavalcısı misali güçle ve zorbalıkla engellenemeyen köpekleri trompetiyle sakinleştirmeyi başarır. Hagen’in gerçek kimliğini ortaya çıkarmasına yardımcı olur. İnsanların yarattığı korku ve nefret ortamının zararları yine dönüp dolaşıp onları bulur. İnsanın insana yaptığı zulmün bir başkası tarafından gerçekleştirilemeyeceği de bir kez daha anlaşılır. Farklı olana gösterilen tepki, ötekileştirme, devlet yönetimindeki ırkçı yaklaşım başta olmak üzere toplumsal sistemdeki işleyiş bozukluğu alegorik bir dille eleştirilir.
 
Beyaz Tanrı, isim çağrışımıyla ve benzer bir konunun işlenmesi yönüyle Samuel Fuller’in Beyaz Köpek (White Dog, 1982) filmini akıllara getirir. Burada da ırkçılık beyaz bir köpeğin küçüklüğünden itibaren zencileri öldürmek üzere eğitilmesi üzerinden işlenir. İki filmin de ortak yönü, nefret ve şiddetin insanlarca öğretilmesidir. Hayvanlar, özellikle köpekler, sahiplerine olan sadakatleriyle bilinirken onları şiddetle eğiten, şiddete yönelten insandır. İnsanların sevgisizliği yaşanan sorunların temelini oluşturur. Bunun muhatabı ise yalnızca hayvanlar değildir. Filmdeki köpekler istenmeyen, göz ardı edilen ve güçlü olana benzemediği için dışlanan insanların durumunu yansıtır. Onlar dili, dini, milliyeti farklı olanlar, kurulu düzeni bozdukları gerekçesiyle yaşama hakları ellerinden alınmaya çalışılanlardır.
 
Mülteci sorununun yaşandığı, ırkçılığın sinsi bir şekilde yükseldiği günümüz dünyasında, özellikle Avrupa’da, film farklı okumalara kapı aralar. Beyaz Tanrı ırkçıların arasında yaşam mücadelesi veren farklı etnik gruplara mensup insanların sıkıntılarını gözler önüne serer. Yönetmenin çözüm önerisiyse sevgiden geçer, dünyayı ancak sevgi ve güzellik kurtarabilir. İnsanların içindeki nefretten arınması ve sevgiyi gün yüzüne çıkarması gerekir. Lili ve Hagen’in saf bir sevgiyle kenetlenmesi gibi, şiddet dili ve nefret söylemi kişisel olarak bir kenara bırakılabilir. Ancak sorunun ortadan kalkması için bireysel çabadan daha fazlasına ihtiyaç olduğu açıktır. Yönetmen büyüklere öğütler veren bir masal anlatırken, salgın gibi yayılan nefret dalgasının ciddiyetine dikkat çeker. (Rüveyda Temel)
 
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..