“Uzun zaman önce, çok uzak bir galakside” yazısıyla başlar Star Wars hikâyeleri. Karanlık taraf ile aydınlık taraf arasındaki ince çizgiyi ve “Güç”e sahip olmanın ikiliğini anlatır. George Lucas, Star Wars serisi ile jedi’leri, sith’leri, stormtrooper’ları, droid’leriyle mekânın sınırlarını aşan bir kurgu evreni yaratır. Bu evrende Chewbacca, R2-D2, C-3PO, Usta Yoda, Darth Vader, Han Solo, Palpatine, Jabba gibi unutulmaz kahramanların yanı sıra türlü türlü ırklar, çeşit çeşit yaratıklar, siyah-beyaz uzay araçları, kozmik binalar ve mistik güçler yer alır. Üçlemelerle gittikçe genişleyen serinin son filmi Rogue One, 1977 yılında doğan efsanenin ilk halkasına eklenerek vizyona girdi. Rogue One’ın özelliği hikâyenin başladığı noktaya geri dönmesi.
Lucas’ın kahramanlarının yolculuğu Prenses Leia’nın eline geçen planlarla başlıyordu. Bu son filmde seyirci, planların Prenses Leia’nın eline nasıl geçtiğini izlerken son sahneyle zamanda kısa süreli bir yolculuğa çıkıyor. İlk üçlemede Prenses Leia, Ölüm Yıldızı’nın planlarını efsanenin meşhur ismi Obi-Wan Kenobi’ye ulaştırmaya çalışıyordu. Galaksiye tekrar özgürlük getirmek için Obi-Wan Kenobi, Luke Skywalker ve Yoda’nın yolları kesişmişti. Sekiz yüz yıllık jedi şövalyesi Yoda, karanlık tarafın lordu Darth Vader’ın oğluna -Luke’a- Güç’ü nasıl kullanması gerektiğini öğretecekti.
Star Wars evreninde Güç; iyiliği ve kötülüğü, cumhuriyeti ve imparatorluğu, karanlığı ve aydınlığı, savaşı ve barışı, her şeyi zıddıyla birlikte barındırır. İnsanın zaafları; kaybetme korkusu, kibri, sabırsızlığı, öfkesi, tedirginliği Güç’ü gölgeler ve karanlık tarafa çeker. Anakin’i, Darth Vader’a dönüştüren şey de sevdiği kadını kaybetme korkusu, hırsı ve kibriydi. Jedi felsefesinde Güç’ü kullanmak denge, kontrol ve sabır gerektirir. Çünkü Yoda’nın dediği gibi “Gücün karanlık yüzü daha güçlüdür.”
Manihaist öğretiye göre evrende iki âlemin varlığı söz konusudur. Bu âlemlerden “biri iyiliği, aydınlığı ve yaşamı; diğeri ise kötülüğü, karanlığı ve ölümü”(1) temsil eder. Manihaist öğreti “birbirine denk iki kozmik güç olan ‘iyi’ ile ‘kötü’nün evrende birbiri ile savaş halinde olduğunu”(2) savunur. İnsanın benliğinde de benzer bir ikilik oluşur. Böylece iyi ile kötü sürekli mücadele eder. Star Wars efsanesinde sith lordu Darth Vader, başlangıçta Güç’e denge getirecek kişiydi ancak korkusuna yenilerek karanlığı seçer. Jedi felsefesinde “korku karanlık tarafa giden yoldur.”
Rogue One’da da imparatorluğun adamları, “korku” faktörünü kullanarak isyancıları yanlarında yer almaya zorlar. Ancak kendisini isyana adayan Lyra Erso, bu tehdide aldırış etmez ve filmin hikâyesi tam bu kırılma anında başlar. Serinin son filminde de imparatorluğun galaksiye huzur ve güvenlik getirme vaadinin anlamı, baskı ve kargaşadır. Cumhuriyet düştüğünde ya da esas amacını yitirdiğinde galaksiye korku ve huzursuzluk hâkim olur.
Bu huzursuzluk da tüm Star Wars efsanesinde olduğu gibi Rogue One’da da ancak Güç’e güvenerek aşılabilir. Rogue One’ın senaryosu Güç’e güven üzerine kurulu. Lyra imparatorluğa boyun eğmeyi reddederken kızına “Güç’e güven!” der. Diğer taraftan filmde Güç’ün mistik tarafını Chirrut Imwe karakteriyle dövüş sanatları ustası Donnie Yen canlandırıyor. Chirrut, ilk üçlemede Yoda’nın Luke Skywalker’a öğretmeye çalıştığı şeyi “Güç’e inancı” yansıtıyor. Yoda, meşhur “gemiyi kaldırma” sahnesinde Luke’un inanmadığı için başaramadığını söylemişti. Star Wars efsanesinde Güç’e inanmak ve Güç’ü hissetmek gerekir. Kör olmasına rağmen sadece hisleriyle kendisini koruyan Chirrut, sürekli “Güç benim yanımda ben de gücün yanındayım” diyerek savaşır ve ölüme gider. O, aynı zamanda dostlarına da Güç’e güvenmeyi öğretir.
Jedi felsefesinde Güç’e güvenmek ve sahip olmak için kaybedecek bir şeyi olmamak gerekir. Çünkü ancak “Kaybedecek bir şeyi olmayanlar zafer kazanabilir.” Anakin’in kaybetme korkusunun, karanlık tarafın yolu olduğu öğretisine bu filmle tekrar dönülür. Lyra Erso, Jyn Erso, Chirrut Imwe, Cassian Andor korkmadıkları için imparatorluğa karşı çıkabilir, Ölüm Yıldızı’nın planlarını ele geçirip zafere giden yolda adım atabilir. Onların cesaretinin yanı sıra her şeyden önce umudu vardır.
Star Wars üçlemelerinin ana teması umuttur. Bu umut efsanenin başlangıcında Anakin’di. Onun karanlık tarafı seçmesiyle galaksinin umudu Luke olur. Rogue One’a da “İsyanlar umuda bağlıdır.” repliği damga vurur. Rogue One’da bir pilotla gönderilen mesaj, isyancılar için galaksiye özgürlük getirecek umuttur. Lyra Erso’nun kızının bir delikte saklanarak hayatta kalması da toprağa atılmış umut gibidir. Saw Gerrera, Jyn’i saklandığı delikten çıkardığında “Çocuğum gel, önümüzde uzun bir yolculuk var.” der. Bu “yolculuk” esasında tüm Star Wars yolculuğuna bir atıf sayılabilir.
Rogue One’da yönetmen, eski Star Wars filmlerine kısa göndermeler yapıyor: C-3PO, Prenses Leia ve Darth Vader anlık sahnelerle filmde yer alıyor. Ancak Darth Vader’ın eski filmlerdeki karanlığın lordu emareleri ve etkileyiciliği, filmi teğet geçmiş. Bununla birlikte filmin bir çıkmazı da Jyn Erso ve Cassian Andor arasında oluşan bağın inandırıcılıktan uzak olması. İki isyancı arasında -Star Wars geleneği itibariyle- yavaş yavaş oluşan sevgi, hikâyeye sindirilememiş. Rogue One’da esas can alıcı olan “gezegen katili” olarak bilinen, bütün gezegenleri yok edebilecek güce sahip “Ölüm Yıldızı” silahının yapımı aşamasında, mühendis Galen Erso’nun bu silahı imha edecek bir düzenek tasarlaması ve planlarını bir pilotun yardımıyla isyancılara ulaştırması.
Bununla birlikte Rogue One, Star Wars evrenine dair pek çok köşe taşıyla dolu: iyilik, kötülük, korku, güç, umut, cesaret, inanç. Gareth Edwards’ın yönetmenliğini yaptığı Rogue One, 2015 yılında çıkan Güç Uyanıyor’a nazaran Star Wars seyircisini kendisine daha fazla çekecek gibi görünüyor. Rogue One’da izleyici Darth Vader’ın “Where is Padme?” diye soran sesine ve jedi’lerin “May the force be with you!” repliğine daha yakın olacak. Ölüm Yıldızı’na daha yakın olacakları gibi.
Ne var ki, Ölüm Yıldızı’nın patlama tehlikesi imparatorluğa karşı çıkanların yok edilmek üzere olduğunu gösterir ve filmin kahramanı Yüzbaşı Cassian Andor “Bu şehir patlamaya hazır.” diyerek kaotik gezegendeki tehdidi salık verir. Bu yüzden Yoda’nın geçmiş bir zamanda dediği gibi “Doğru zaman gelene kadar ortadan kaybolmalıyız, biz!” (Bahar Yıldırım Sağlam)
(1) Dilâ Baran Tekin, Mani ve Öğretileri, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, s. 56.
(2) Fatih Fidan, Kötülük Probleminin Felsefi Açıdan İncelenmesi, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, s. 31.