Uzun yıllardır Amerika’da senarist olarak çalışan Ayşegül Konak, 11 Eylül'den sonra artan İslamofobik söylem üzerine bir çalışma yapmaya karar verir. Dönemin popüler dizilerinde İslamofobinin izini sürer. Kendisiyle Long Island Üniversitesi’nde, 2012 yılında tamamladığı “11 Eylül’den Sonra Amerikan Sitkomlarında ve Komedilerinde Müslüman Karakterlerin Temsili” (The Representation of Muslim Characters in American TV Sitcoms and Animated Comedies Post September 11) başlıklı çalışması üzerinden bir sohbet gerçekleştirdik.
11 Eylül sonrası Amerikan komedilerinde (sitkom ve animasyon) Müslüman temsilini çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Sitkomlar her zaman ilgimi çekmişti. Ayrıca Amerika’da, -yabancı bir ülkede yaşıyor olmanın verdiği kültürel bir tepki olsa gerek- yabancılaşma, İslamofobi, ötekileştirilmeye karşı hassasiyetim artmıştı. Bu iki konuyu birleştirme fikri doğdu. Zaten Amerikan medyasında Müslümanların ve İslam’ın imajını zedeleyen örneklerin varlığını fark etmemek mümkün değil. Araştırmaya başladığımda Amerikan sitkomlarında Müslüman karakterlerin tamamıyla 11 Eylül sonrasında meydana çıktığını gördüm ve konuyu 11 Eylül ile bağlantılı olarak ele almak gerektiğine karar verdim.
Tez konunuz hocalarınız, arkadaşlarınız tarafından nasıl karşılandı?
Okuldaki danışman hocam beni bu konuda çok yüreklendirdi. Çünkü konu çok yeniydi ve bilimsel literatürde ayrıntılı araştırma neredeyse hiç yoktu. Bu yüzden danışman hocam da ben de konuyu keşfetmekten çok mutlu olduk ve uyum içinde çalıştık. Ayrıca konu arkadaşlarımın da ilgisini çekti. Tezimin gelişimini yakından takip eden, hatta önerileriyle katkıda bulunan arkadaşlarım oldu.
Amerikan durum komedilerinin senaryo yapıları ve komedi unsurları hangi yönde eğilim gösteriyor? Örneğin komik karakterlerin bir stereotipi var mı?
Bu soru mizahın yapısı ve işleyiş tarzıyla açıklanabilir. Bildiğiniz gibi mizah öteki, yani kendimiz dışındakinin içinde olduğu durum üzerine kuruludur. Mizah, ötekini küçük düşürerek, yargılayarak ya da açığını ortaya çıkararak özbenliği zafer kazanmışlık hissiyle yüceltir. Durum komedilerine ve karakterlerine baktığımızda aynı işleyişi görürüz. Karakterler çoğu zaman pasaklı, ahmak, cahil, sakar ya da beceriksizdir. Yani izleyiciden aşağı bir pozisyondadırlar ve stereotipik karakterler üzerinden durum komedileri yazılır. Aynı zamanda bu karakterler çoğunlukla medyaya hâkim ve toplum üzerinde etkili olan grubun fikirlerini ve bakış açısını yansıtır. Amerikan sitkomları için de durum böyle. Stereotipler benzer özellikler gösterir. Çoğu zaman Amerika’da yaşayan azınlıklar ya da farklı dini gruplarla ilgili yanlış ve basmakalıp kültürel yargılar içerir. Karakter Amerikalı olsa bile yine aynı basmakalıp yargılardan kurtulamaz. Örneğin benim incelediğim sitkomlardan It’s Always Sunny in Philadelhia’daki bütün ana karakterler Amerikan kökenli fakat aptal ve sakarlar.
(Söyleşinin tamamını Hayal Perdesi’nin 56. sayısında okuyabilirsiniz.)