Hazırladığı belgesellerde ülkesine getirdiği sert eleştirilerle tanınan Amerikalı film yapımcısı ve yönetmeni Michael Moore, son çalışması Şimdi Nereyi İşgal Edelim? (Where to Invade Next, 2015) ile sisteme yönelik tenkitlerine devam ediyor. Avrupa ağırlıklı olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde farklı alanlardaki uygulamaları inceleyen yönetmen, bulduğu verilerden hareketle yeni bir yönetim modeli oluşturma gayreti içerisine giriyor.
Türkiye seyircisi olarak Michael Moore’u 2002 yılında vizyona giren Benim Cici Silahım (Bowling for Columbine) filmiyle tanımıştık. Filmde, şiddet ve bireysel silahlanma konularını ele alan yönetmen, “Amerikan Rüyası” kavramını yerle bir etme yolunda ciddi bir adım atmıştı. Ardından 2004 yılında, daha stratejistler bile 11 Eylül saldırılarının neresinden tutacağını bilmezken çektiği Fahrenheit 9/11 ile gelmiş geçmiş en büyük terör eylemlerinden birine, ABD-El Kaide ilişkisini irdeleyerek pek çok kimsenin kurcalamaya cesaret edemeyeceği türden cesur bir yorum getirmiş, konuya ilişkin önemli belgeleri ortaya koymuştu. Moore, ilerleyen dönemlerde yaptığı filmlerinde ise ABD sağlık sistemi, kapitalizm, küreselleşme gibi konularda ülkesini eleştirmede cömert bir tutum sergiledi.
Yönetmenin filmografisini ele aldığımızda, filmleri gerek konu gerekse üslup bakımından birbirini tamamlar özellikler barındırıyor. Moore, filmlerini, işlediği konu ne olursa olsun muhalif tavrını ifade etmek için bir araç olarak kullanıyor. Bu anlamda, son filmi Şimdi Nereyi İşgal Edelim? de bu duruşun bir uzantısı. Yönetmen son filminde konuya, yine ABD’nin savaş politikalarıyla ilgili bir perspektif çizerek başlıyor. Açıkçası, yaptığı girişe binaen, seyirci olarak kendimi bir kez daha Benim Cici Silahım ya da Fahrenheit 9/11’in tekrarına hazırladığımı söyleyebilirim. Ancak Moore’un farklı ülkelere ziyaretlerinin başladığı kısımdan itibaren bu kez daha genel konular üzerinden gideceğini anlayabiliyorsunuz. Bu konu çeşitliliğinin içerisinde neler yok ki... Eğitim sistemi, beslenme alışkanlıkları, yargı ve ceza sistemi, işçilerin sosyal hakları ve çalışma koşulları, kadın hakları vs. Yani bu çalışmasında Hasta (Sicko, 2007) filminde yakaladığı konu bütünlüğünün tam tersi bir durum söz konusu. (Naz Emel Berber)
(Yazının tamamını Hayal Perdesi’nin 54. sayısında okuyabilirsiniz.)