Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
05.11.2017 Yedinci Hayat Birlikte Daha mı Güçlüyüz Melis Şahin
Tommy Wirkola’nın yönetmenliğini yaptığı Yedinci Hayat, nüfus artışına paralel dünya kaynaklarının yetersiz kalmaya başladığı ve insanoğlunun bunu çözmek adına kendi başına bir, hatta birden fazla bela açtığı bir geleceği konu edinir. Dünya nüfusuna yetişemeyen gıda stoklarının artırılması için genetiği değiştirilmiş ürünler yetiştirilmeye başlanır. Bu uygulamayla market rafları tekrardan dolup taşmaya başlasa ve geçici bir süre için çözüm olmuş görünse de, bir süre sonra çözüm sorunu besler. Genetiği değiştirilmiş ürünler çoklu doğumları tetikler, denge tekrar insanlığın aleyhinde bozulur.
 
Bu bilimsel müdahale, tıpkı bir deney tüpündeki besiyerinde bakterilerin sayısının ilk anda hızla artması sonra kendi metabolik artıklarıyla bir anda sayısının düşmesi gibi insanlığın sonunu getirir. Bununla baş etmek için, “birlikte daha güçlüyüz” sloganıyla öne çıkan politikacı Nicolette Cayman Tek Çocuk Yasası’nı önerir. İnsanlığın birlikte tükettiği dünyayı yine birlikte kurtarabileceğinden bahseder. Ancak Cayman’in teklif ettiği dünya düzeni, lüksünden taviz vermek istemeyen ve bugüne kadar dünya kaynaklarının tükenmesine sebep olan toplumun üst kesiminden fazlasını bünyesinde toplayamaz. Problemi yaratan zihniyetin bulduğu çözüm de insanlık dışı olur ve mevcut sorunu pekiştirir. Yine de Cayman bir şekilde, yasayı hükümete kabul ettirmeyi başarır. 
 
Birlikteliğin Bedeli 
Cayman’in politikasına muhalif olanlar, zaman zaman eylemler yaparlar, bazen de bu eylemlerini birden fazla çocuk dünyaya getirme cesareti göstererek gerçekleştirirler. Bu yasa dışı çocuklar yasal olmayan yerlerde doğar ve gizlenir. Yedinci Hayat’ın hikâyesi de bu şartlarda doğmuş yedizlerin hayatlarını devam ettirme çabasıyla şekillenir. Her biri farklı karakterlerde olan kardeşler, dedelerinin himayesinde hapishane gibi bir evde yaşar. Yasadan saklanmak için özel eğitimlerden geçer ve her biri ancak haftanın kendi adı olan gününde, tek bir karakter olarak (Karen Settman) sosyal hayata karışırlar.
 
Filmin senaryosunda, Karen Settman kimliğini kardeşlerin birlikte inşa edip yaşatması ile yıkımla yüzleşen toplumun tek bir vücut olarak hareket edebilmesi arasında bir benzerlik kurulur. Kendi hayatlarını yaşayamayan yedizlerden Saturday, bir gün evden kaçıp serçe parmağı kopmuş olarak geri geldiğinde, yaşanan olayın bedelini tüm kardeşler serçe parmaklarının kesilmesiyle öder. İnsanlığın sonu gelirken, kurtuluşun yolu her insan tekinin yaşam biçimini bir diğerini ve kendinden sonra gelecekleri düşünerek düzenlemesinden geçer. Yedinci Hayat, toplum halinde yaşayanların birbirine karşı sorumlu olduklarını, bir diğerine omuz vererek ayakta kalabileceklerini vurgular. Her koyun kendi bacağından asılınca, tek bir sorumsuzluk herkesin bedel ödemesine sebep olur.
 
Ayrılığın Mesuliyeti 
Yedi kardeşten Karen karakterine en yakın olan Monday dışındakiler kendi hayatlarını yaşayamadıkları için iç isyan yaşarlar. Yaşamlarını idame ettirseler de hayatları bir mahkumdan farksızdır. İnsani olmaktan çıkan toplumsal politikalar, yedizlerin kendisini gerçekleştirmesini engeller. Toplumun genelinde, bireylerin insan gibi yaşamadığı bir tablo gelişir. En az politikacıların sürekli üzerinde durduğu ve yasa ürettiği beslenme ihtiyacı kadar başka manevi ihtiyaçlar da insan yaşamı için elzemdir. En önemli manevi ihtiyaç ise kendini gerçekleştirmektir. Kendini gerçekleştiremeyen insan hayatta başarısız ve mutsuz olacağı gibi, toplumun veya insanlığı kurtaracak birliğin bir parçası olamaz.
 
Kendisini içinde bulunduğu toplumdan veya beslendiği doğadan soyutlayan, ekonomik gücü ellerinde tutan bu zihniyet, yani Tek Çocuk Yasası’nın ateşli destekçileri insanlığı maddi ve manevi yönden sömürür. Yasa dışı çocukları dondurup daha iyi bir gelecekte uyandırmayı savunurken içleri rahat görünse de asıl dondurdukları vicdanlarıdır. Filmde, en nihayetinde yedi kardeşten Monday’in ortadan kaybolmasıyla başlayan gerilim tek çocuk politikasının iç yüzünün ifşası ve yürürlükten kalkmasıyla sonuçlanır. Bunun gerçekleşmesi içinse kardeşlerden beşinin ölümü gibi ağır bir bedel ödenir. Cayman’in iddia ettiği gibi “birlikte daha güçlü” olmak ve böyle bedeller ödememek için çare, onun tam karşısındaki yedizlerin yaptığı gibi bir diğerini sevmekten geçer. Farklılıklarını koruyarak kurdukları “Karen birliği” gerçek gücün ve kurtuluşun başlangıcı olacaktır. Çünkü böyle büyük bir eylemin tek hareket ettiricisi sevgidir. 
 
YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..