Mevcuda aldırmayıp düşlerinin peşine düşenlerin “Bir varmış bir yokmuş”la başlayan masallarına benziyor Ahmet Uluçay’ın sinema macerası. Hayata ve sinema yapmaya dair genel kanaatleri tersyüz eden çabasıyla sinemanın her şeyden evvel bir yürek işi olduğunu gösterdi o. Masal gibi hayatını, masal gibi filmlerle anlattı. Kendisinden daha nice seyri güzel filmler izlemeyi umarken ardında kısa filmleri ile ilk ve tek uzun metraj filmi Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak gibi hoş sadâlar bırakarak aramızdan ayrıldı. Dosyamızda Ahmet Uluçay’ın sinemasını, filmlerinde kullandığı motifleri, kendi yaşadığı dünyayı özgün ve sahici bir üslûpla anlatma biçimini ve Türk sinemasında bıraktığı izi tartışmaya açtık. Ayrıca dosya bölümüne eklediğimiz perspektif köşemizde Uluçay’ın sinemanın doğası ve gerçeklikle ilişkisine dair sonraki sayılarımızda sürdüreceğimiz bir yazı dizisine yer verdik.