Amerikalı Steven Soderbergh’le birlikte sanırım türler arasında bu kadar gezinen ve birbirine benzemeyen filmler çeken ender yönetmenlerden biridir Michael Winterbottom. Thomas Hardy uyarlaması Jude (1996), unutulmaz bir müzik şöleni 24 Saat Parti İnsanları (24 Hour Party People, 2002) melankolik distopya hikâyesi Kod 46 (Code 46, 2003) Laurence Sterne’ün “uyarlanamaz” denilen kitabının postmodern uyarlaması Tristram Shandy (A Cock and Bull Story, 2005) neo-noir geleneğini kullanan İçimdeki Katil (The Killer Inside Me, 2010) gibi filmlerden sonra Winterbottom, bir kez daha Thomas Hardy’e geri dönüyor.
Hardy’nin 19. yüzyıl İngiltere’sinde geçen Kaybolan Masumiyet eserini günümüz Hindistan’ına taşıyan modern ve serbest bir uyarlama olan Trishna, Hardy’nin eserinin içeriğinden çok, eserin merkezindeki dramatik çatıyı kullanıyor. Hindistan’da fakir bir genç kızın, zengin İngiliz bir işadamının peşinden sürüklenmesi sonrasında gelişen olay örgüsü, arka planda Hindistan’ın toplumsal yapısı ve kültürel öğeleriyle desteklenmeye çalışıyor.
Slumdog Millionaire filminden beri İngilizlerin yeniden günyüzüne çıkan Hindistan güzellemesi, Trishna’da, filmin aksamasına yol açıyor. Hardy’nin eserinde dramatik çatının sacayaklarından birini oluşturan sınıfsal çatışma, toplumsal arka plan, gelenekler ve kültürel kodlar Trishna’da oryantalist bir bakışla sıradan bir Batılı romantizmine çerçeve oluşturuyor. Filmin ilk yarısından sonra, Winterbottom tamamen Hindistan’ın kendine özgü iç dinamiklerinden uzaklaşarak hikâyesini farklı bir boyuta götürüyor.
Filmdeki romantizmin merkezlerinden birini de Wong Kar Wai’nin tüm zamanların en iyi aşk filmlerinin başında gelen unutulmaz klasiği Aşk Zamanı (Fa Yeung Nin Wa, 2000) oluşturuyor. Winterbottom çoğu yerde plan plan Aşk Zamanı’na öykünmekten geri durmuyor; karakterlerin aynı mekânlarda birbirlerine teğet geçen yürüyüşleri, göz ucuyla birbirlerini arayışları, parmak uçlarıyla sağlanan temaslar, yüzlere yapılan ağır yakın plan çekimler ve tabii ki Shigeru Umebayashi’nin insanın içini ezen melodileri Trishna’da da dikkat çekiyor. Umebayashi’nin Aşk Zamanı’nı hatırlatırcasına karakterlerin birbirlerini ıska geçtiği yavaşlatılmış sahnelerde eklediği müzikler, Trishna’nın atmosfer yönünden eksikliğini kapatarak, Aşk Zamanı’nın yoğunluğunu filme de taşıyor. Fakat bütün bu WKW güzellemesi de son kertede Trishna’nın artık bayatlamış Hindistan’daki fakir genç kız/zengin İngiliz erkek denklemi üzerine formüle edilen dramasını nitelikli bir hâle getirmiyor.