Yerli Diziler
Dosya Arşivi
Mayıs-Haziran 2012
Üç Kuşak Üç Yönetmen
24.05.2012 “Kenç Türk sinemasını başlatan yönetmenlerdendir” Giovanni Scognamillo

Faruk Kenç

Faruk, Türk sinemasında Muhsin sonrası dönemin başında olan ve Muhsin tarzı sinemayı değil de, elinden geldiği kadar klâsik sinema tarzını uygulayan ilk yönetmen ve yapımcıydı. O dönemde sinemaya geçen fakat daha çok fotoğrafçılıktan gelen kişiler vardı: Şadan Kamil, Turgut Demirağ, Baha Gelenbevi gibi. Onlar yurtdışında edindikleri tecrübelerden yararlanarak sinema olan bir sinemayı yapmaya çalışıyorlardı. Faruk bunların arasındadır ve Türk sinemasını başlatan yönetmenlerden biridir. Yani sonradan Yeşilçam’ın uyguladığı klâsik sinemayı ilk uygulayanlardan biri oluyor. Sonraki yıllarda klişe olarak kullanılacak konuları ve temaları, gerek köy gerekse de büyük kent filmlerinde, bilinçli bir şekilde uygulayan yönetmendir. Yılmaz Ali (1940) filmi ilk polisiye filmdir. Biraz naiftir ama polisiye filmin Hollywood geleneğine bağlı bir film değil. Daha çok o dönemin Fransız polisiye filmlerine benziyor; yani daha çok kahramanın ya da kötü adamın psikolojisine değinen bir konu ya da anlatımı var. Tabii Faruk Kenç deyince Efe filmleri de akla geliyor. Faruk çeşitli türlerden filmler çekiyor ve o çeşitli türler sonradan Yeşilçam’ın prototip olarak kullanacağı çalışmalar oluyor. Melodram, köy filmi, polisiye, efe filmi çekiyor ve her çeşit türü denemeye çalışıyor. En azından bir profesyonel olarak da bunu başarıyor.

 

Erdoğan Tokatlı

Erdoğan çok fazla film çeken bir yönetmen değil, daha fazla teklif gelseydi daha iyi filmler çekebilecek bir yönetmendi ama biraz kenarlarda kaldı. En önemli filmi Son Kuşlar (1965)’ın senaryosu iyi bir senaryoydu. Bazen aşırı duygusaldı ama hikâye de onu gerektiriyordu, o duygusallık sırıtmıyordu. Filmin öyküsüyle kaynaşıyordu. Ama Erdoğan’ın kariyerinde en iyi filmi olarak duruyor. Sonradan Erdoğan ona benzer film çekemiyor, çekebilecek durumdaydı ama olmadı. O dönemde genç yönetmenlerin Yeşilçam’a girmesi biraz zorlaşmıştı. Çünkü yapımcılar ilk filmini çekmek isteyen genç yönetmenlere çok anlayış göstermiyorlardı. Tedirgin oluyorlardı. Yeşilçam sinemasında bir yönetmenin geleceğini tayin eden son çektiği filmin hasılatıdır, o hasılat tatminkâr değilse o yönetmenin kariyerinin devam etmesi zorlaşıyor. Bu kurala hiçbir zaman uymayan ve buna rağmen kariyerini sürekli sürdüren tek yönetmen Atıf Yılmaz’dır. Atıf’ın gişe yapan filmleri olduğu gibi çok kötü gişe yapan filmleri de vardı. Kötü bir filminden sonra bile sunduğu teklif kabul ediliyordu ya da şirketlerden teklif alıyordu.

 

Ömer Kavur

Ömer Kavur’un iki dönemi var. İlk döneminde daha gerçekçi bir sinemadan yana, bir de Orhan Pamuk’la işbirliğine girdikten sonra ortaya çıkan oldukça soyut bir Ömer Kavur var. Son filmlerinde başka bir şey araya giriyor: Kanserden ölmek üzere olan bir insanın iç dünyasının, endişelerinin ve duygularının yansıması. O ayrı bir Ömer Kavur. Son filmleri kendi sorunlarını, hayatla, insanlarla olan mücadelesini anlatan filmlerdi. Hangisi daha başarılı dersen, Ömer Kavur’un son filmleri beni hiçbir zaman heyecanlandırmadı. Çünkü Ömer Kavur daha önce çeşitli türleri denemiş ve başarılı olmuştu. Bana göre soyut sinema ona yapıştırılmış gibi duruyordu. Projeler kendi projesiydi, yapımcılığını bazen kendisi yapmıştı ama dengesi bozulan bir dünyanın ya da bir anlatıcının eserleri gibiydi onlar. Ama bugün Türk sinemasında auteur olan yönetmenleri sıralarsak Ömer Kavur muhakkak onların arasındadır. Oldukça bağımsız bir yönetmendi. Kendi yapımcılığını yapardı ya da Atıf Yılmaz’la ortak yapımcılık yapardı. Kendi imkânlarıyla filmlerini çekti. Biraz Yeşilçam’ın kenarlarında köşelerinde duran biriydi. Sinemayı Fransa’da okuduğu için o sinemanın etkisi altında kaldığını da söyleyebiliriz.

 

YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - [email protected] Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..