a) Film eleştirilerinde geçmiş-gelecek karşılaştırması ne ölçüde sözkonusu olabilir, bilemiyorum. Kendi adıma doğal birtakım teknik ayrıntılar ve olgular dışında, “fark” kavramının içini dolduracak düzeyde bir farklılık görmüyorum.
b) Yakın bir döneme kadar ülkemizde, Batı’ya benzer bir eleştirmenlik algısının oluşmadığı konuşulurdu. Şimdilerde ise durum daha farklı... İnternetin de etkin biçimde kullanılmasıyla birlikte, film eleştirmenliği hayli yaygın bir alan haline geldi. Ulusal yayınların yanı sıra, portallar ve bloglar da film eleştirmenliğinin çeşitlilik ve renklilik kazanmasına yol açtı. Bu noktada kriterlerden söz etmek de oldukça güç oldu. Şimdiye kadar çok genel bir formülle, filmin teknik/alt metin okumalarını yapmak veya işin anlatım yönünü yazmak şeklinde bir ayırım yapılıyordu. Henüz belirgin kriterler sözkonusu değil. Ancak bu alan için illâ bir kriter konacaksa, Giovanni’nin (Scognamillo) dediği gibi, bu kriterler, sinemanın tarihini, tekniğini bilmek, tecrübesini tatmak ve mantığını az/çok kavramak olmalıdır.
c) Yeterli olmamakla birlikte, bu alanda anlamlı çabalar var. Ticari bir kazanç beklenmeden, sinema kitapları çıkaran, tezler hazırlayan sinemaseverler var. Bu yayınların tamamının özgün olduğunu söylemek zor. Ancak bu konudaki girişimlerin hem nitelik hem de nicelik bakımından iyi bir noktaya doğru gittiğini düşünüyorum.