Oyun (2010), Karakar (2011), Serender (2014) gibi kısa filmleriyle tanınan Seyid Çolak ilk uzun metrajı Kapan için yola çıktı. Kültür bakanlığı’nca yapım desteğine layık görülen filmle ilgili ilk ipuçlarını, hikâyeyi nasıl geliştirdiklerini ve prodüksiyon için fikirlerini yönetmen Çolak’tan dinledik.
Kapan ilk uzun metrajlı filminiz olacak. Geldiğiniz aşamada, kısa ile uzun metrajın süreçlerini kıyaslayabilir misiniz?
İkisinin de kendine has tatlı bir telaşı var. Bu sinemayı ne kadar sevdiğinizle alakalı. Kısa filmlerin çaba ve efor sarf edilerek üretilen işler olduğunu biliyorum. Henüz yolun başında bu süreçten sıkılıp, farklı kulvarlara geçen arkadaşlarla karşılaştım. Eğer kısa film eşiğini atlatırsanız uzun metraj için iyi bir birikim yapmışsınız demektir. Her ikisinin de sonunda mutluluk var. Ürettiğiniz işi seyretmenin mutluluğu. İyi ya da kötü olmuş fark etmez. Kendinizi geliştirerek yol aldığınız denemeleriniz zaten sonunda dişe dokunur işler olacaktır. Uzun metraj için konuşmak için henüz erken ama şimdiden çok heyecanlı olduğumu belirtebilirim.
Kapan’dan bahseder misiniz?
Kapan Beyşehir Gölü içinde yer alan otuz-kırk haneli Mada Adası’nda geçiyor. Göl buz tuttuğunda adaya kurt geliyor ve orada bulunan insanlarla yaşam mücadelesi veriyor. Ada halkı bu tehditkâr hayvana kendilerince haklı nedenlerden ötürü çok da misafirperver davranmıyor ve çatışma başlıyor. Bu çatışma aynı zamanda karakterlerin iç dünyasını ortaya çıkaracak olaylara da zemin hazırlıyor.
Filmin türü ne olacak?
Film gizem barındırıyor, aynı zamanda tadında bir dram olacak. Abartısız gerilim atmosferi de mevcut. Bu üç türün iç içe geçmesinden oluşuyor.
(Söyleşinin tamamını Hayal Perdesi’nin 57. sayısında okuyabilirsiniz.)