2008-2010 yılları arasında beş kısa film çeken Sidar Serdar Karakaş, 2011 yılında Dört Sıvı: Kan isimli uzun metraj filmi yazıp yönetti. 2014 yılından bu yana ise Antalya Sinema Derneği’nin kurucu başkanlık görevini yürütüyor. Uluslararası Antalya Sinema Günleri festival yönetmenliğini ve Uluslararası Çok Kısa Filmler Festivali (Très Court) organizasyonunu üstlenen Karakaş, bugünlerde çalışmalarını Kısa Film Yönetmenleri Derneği üzerine yoğunlaştırdı. Karakaş ile kısa filmin sorunlarını, derneğin kısa ve uzun vadeli hedeflerini, sektörleşmenin imkânlarını ve risklerini konuştuk.
Kısa filmcilerin örgütlenmesi konusu bir süredir konuşuluyor fakat kimse elini taşın altına koymuyordu. Derneğin kuruluşunu hazırlayan ve hızlandıran şartlar nelerdi?
Kısa film benim uzmanlık alanım. Kısa filmi çok seviyorum. Duygu ve düşünce dünyamı sinema alanında, kısa filmler şekillendirdi. Bana en sevdiğim filmleri sorduklarında aklıma hep kısa filmler geliyor. Kıyaslamaya gitmek doğru olmasa da kısa filmlerin uzunlardan daha derinlikli ve güçlü olduğunu düşünüyorum. İnsan sevdiği bir şeyin daha etkili, daha derli toplu olmasını istiyor. Bunun dernekle mümkün olabileceğini düşünüyordum. Derneği kurma fikri bir yıldan fazla süredir vardı. Sektörde tanıdığım neredeyse herkesle bu konuyu konuştum. Yapımcı, yönetmen, festival organizatörü, akademisyen ve hatta sinemayla ilgisi olmayan ama düşüncelerine güvendiğim insanlara danıştım. Kısa film için bir şeyler yapılması gerektiğinin farkındalar ama enerji, zaman ve para harcayacak kadar değerli görmüyorlar kısa filmi.
Antalya Sinema Derneği ile Antalya’nın dışına taşan -kısa film organizasyonları dahil- işlere imza attınız. Bu derneği şimdi kurmanızın sebebi ne?
Antalya Sinema Derneği çalışmalarına devam edecek. Orası benim okulum oldu. Hayatımdaki en önemli deneyimleri o dernekte yaşadım. Ancak yapmak istediklerim hep kısa filmle ilgili. Antalya Sinema Derneği’nin kısa film için yapabilecekleri sınırlı olduğundan daha kapsayıcı bir dernek kurmak istedim. Elbette iki dernekte çalışmanın zorlukları var ama başını derde sokmadan, ter ve gözyaşı dökmeden hiçbir iş başarılmıyor.
Sinema alanında deneyimli isimlerden oluşan danışma kurulunuz var. Üyelerinizin çoğunu da festivallerden tanıyoruz. Bu kadronun dernek çatısı altında buluşması sizce nasıl bir sinerji ortaya çıkaracak?
Antalya Sinema Derneği’nin ilk yılında etkinlik yapabilmek için çok uğraşıyorduk. Sonra öyle bir zaman geldi ki dernek bizi çalıştırmaya başladı. Bir bakıyorsun ki yapılması gereken bir sürü iş ve proje var, yapmıyorum diyemiyorsun. Kısa Film Yönetmenleri Derneği kurulduğu ilk günden beri bizi çalıştırıyor. Çünkü iddialarımız ve hedeflerimiz var. Üyelere ve bizleri takip eden herkese karşı sorumluyuz. Derneğin bir sinerji yaratacağını öngörüyordum ancak üyelik başvuruları gelmeye başlayınca ne kadar büyük bir işin içinde olduğumuzu anladım. Üyelerimiz arasında uzun film çekmeye hazırlanan yönetmenler, akademisyenler ve akademisyen adayları, yapımcılar, dizi ve reklam sektörü çalışanları var. Hepsi daha önce kısa film çekmiş farklı mesleklerden insanlar. Derneğin üyeleri ve potansiyel üyeleri yakın gelecekte sinema alanında önemli işlere imza atacak. Bu nedenle derneğin yalnızca kısa filmi değil tüm ülke sinemasını etkileyeceğini düşünüyorum.
Dernek olarak gündeminizde şu an hangi konular var?
Birkaç yıl içinde ülkedeki tüm festivallerle işbirliği yapmak istiyoruz. Bu yıl ilk kez gerçekleşecek olan Van İpekyolu Belediyesi Kısa Film Festivali’yle görüşmelerimiz sonrasında, festival komitesi programa alacakları kısa filmlere telif ücreti ödeme kararı aldı. Yine Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali ve Uşak Kanatlı Denizatı Kısa Film Festivali ile prensipte anlaştık. Belki de bu röportaj yayınlandığında protokolleri imzalamış olacağız. İşbirliği için görüştüğümüz çok sayıda festival var, somutlaşınca duyuracağız.
Kısa Film Yönetmenleri Derneği kısa filmlere neler sağlayacak? Bu alanda hedefleriniz neler?
Derneğin en önemli hedefi kısa film yönetmenlerinin yaptıkları filmlerden para kazanmalarını sağlamak. Bunu yapabilmek için bir yol haritası hazırladık. Kısa filmler için bir dağıtım ağı oluşturmak istiyoruz. Kısa filmler bir pazara sahip olursa dikkate alınacak. Yoksa kalitelerinde hiçbir sorun yok. Dünya standartlarında kısa filmler yapabiliyoruz.
(Söyleşinin tamamını Hayal Perdesi’nin 63. sayısında okuyabilirsiniz.)