Yeşilçam’ın en ayrıntıcı sinefili Kürşat Çetin, sosyal medyada “nerdecekildi” hesaplarında yaptığı paylaşımlarla tanınıyor. 2009’dan bu yana Yeşilçam filmlerinde, televizyon dizilerinde gördüğü mekânların peşine düşüyor ve dedektif titizliğiyle bulup çıkarıyor. Çetin’le Hababam Sınıfı’nın çekildiği Adile Sultan Kasrı’nda buluştuk ve sinema tutkusunun onu nasıl “Yeşilçam hafiyesi” yaptığını konuştuk.
Film mekânlarını fotoğraflama fikri nasıl ortaya çıktı?
2009 sonlarıydı, iş yerinden arkadaşım beni Suadiye tarafına bırakacaktı. Bırakacağı yere götürürken yolunu değiştirdi, Bizimkiler (1989-2002) dizisinin çekildiği apartmanı gösterdi. Apartmana bakınca dizinin bütün bölümleri gözümün önünden geçti. Yıllar sonra hâlâ aynı olduğunu görünce bende bir merak uyandı. Daha sonra Mahallenin Muhtarları (1992-2002) dizisinin çekildiği mekânı aradım, buldum. Başta fotoğraf da çektirmiyordum, sadece bakıyordum ve o anı yaşıyordum. İşin komik tarafı, gittiğim mekânlarda fotoğraf çektirmeye başladıktan sonra eve gidip çektirdiğim fotoğraf karesini filmlerde bulmaya çalışıyordum. Başta Ceyhun Yılmaz destek oldu. Cem Yılmaz’ın da hoşuna gitmiş, Twitter hesabından paylaştı Yeşilçam sevenler bu arkadaşı takip edebilir diye. Sonra mesaj attı, yaptığın işe değer veriyorum yazmış.
Yeşilçam’ın bu ülkede birleştirici bir özelliği var. Her kesimden insan seviyor. Ben de Yeşilçam filmleriyle büyüdüm. Hâlâ Yeşilçam filmleri veren kanalları izlerim.
Filmlerin çekildiği mekânları nasıl buluyorsunuz?
Birkaç tane bulamadığım oldu. Bildiğim yere göre gidiyorum. Mesela arkada Dolmabahçe Sarayı gözüküyorsa o taraftadır deyip Beşiktaş’ta araştırıyorum. Bir filmi izlemem sekiz saat sürüyor en az. Her hafta bir film, bir mekân yüzlerce fotoğraf birikiyor. Yaz kış devam ediyorum. Hiç boş geçirmiyorum. Ağaçları takip ediyorum bu ara. Yapraklar çıkmadan gitmem gereken yerler var. Ağaçlar mekânları kapatıyor, fotoğraf alamıyorum.
Araştıracağınız filmleri neye göre belirliyorsunuz?
Herhangi bir film izlerken mekân tanıdık gelirse internetten o sahneyi açıp inceliyorum, ekran görüntüsünü alıyorum. Gittiğimde o sahnenin fotoğrafını çekiyorum. Ama rastgele yürürken film çekilen mekânlardan biriyle de karşılaşabiliyorum. Görsel hafızam kuvvetli. Kafamda kalıyor kareler. Fotoğraf çektiriyorum devam ediyorum. Kemal Sunal filmleri ağırlıklı bende. Ben 1990 sonrası filmleri de severim. Serdar Akar, Yavuz Turgul. Film izlerken yönetmenin yazmasına gerek yok Yavuz Turgul ise bellidir çekim açısından. Bunları paylaşmıyorum pek, genelde Yeşilçam ağırlıklı. Yeri geldikçe paylaşacağım. Geçenlerde Tabutta Rövaşata’yı (1996) paylaştım.
(Söyleşinin tamamını Hayal Perdesi’nin 58. sayısında okuyabilirsiniz.)