Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından düzenlenen 15. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali bu sene “Sistem Hatası” temasıyla bir çıkış yapıyor. Belgesel ile bellek arasındaki ilişkiden yola çıkarak bu başlığı tercih eden festival, 27 Eylül–2 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. “Belgesel sinemanın en temel işlevlerinden biri bellek oluşturması ve onu geleceğe taşıması.” diyen Festival Komitesi Başkanı Mustafa Ünlü ile sadece festival içeriğini değil belgesel sinemanın hal-i pür melâlini de konuştuk.
Türkiye’deki belgesel sinemacıların temel problemi belgesel algısı ile ilgili. Sizce bu algı ne durumda ve 1001 Belgesel Film Festivali belgesele bakış açısında nasıl dönüşüme sebep olmak istiyor?
Malum, ülkemizde insanlara boş vakitlerinizde neler yapıyorsunuz diye sorduğunuzda ya kitap okuduklarını ya da belgesel izlediklerini söylerler. Aslında bilgi alma kanallarımız çok sıkıntılı olduğu için, gerçekten belgesel izliyor insanlarımız. Ana akım medyaya baktığınızda her şey çok yüzeysel, derinliksiz... Belgeselde çok elenmiş bir şekilde karşılarına bilgiler çıkıyor ve insanların ilgisini çekiyor. Ama diğer taraftan belgesel denilince akla ilk olarak ya didaktik, bilgilendirmeye dayalı ya da hayvan belgeselleri geliyor. Geniş anlamda belgesel olarak tanımlayabileceğimiz ama bizim kullandığımız manada belgesel sinema tanımıyla pek de alakası olmayan filmler bunlar. Her şeyden önce belgesel sinema dediğimizde işin içine sinema giriyor. Gerçeğin öyküleri de var bu tanımın içerisinde, sanat ile bilginin bir araya geldiği bir alan. Biz 1001 Belgesel Festivali için, gerçek öykülerin sinema diliyle anlatıldığı, derinlemesine, uzun zaman harcanarak ortaya çıkan filmleri topluyoruz. Belgesel sinema denildiğinde de bunların anlaşılmasını istiyoruz.
Söyleşinin devamını derginin 30. sayısından okumak için tıklayın.
Fotoğraf: Tuba Deniz