Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
10.10.2012 Güneş Yanığı 2 “Hep Beraber Yoldaş Stalin'i Yiyelim” Zeynep Turan

 

2010 yapımı Güneş Yanığı 2 (Utomlennye Solntsem 2) Nikita Mikhalkov'un Güneş Yanığı 1'den 16 yıl sonra çektiği serinin ikinci filmi. Film Türkiye'de ilk kez 2011 Nisan’ında 30. İstanbul Film Festivali kapsamında seyirci karşısına çıkmıştı. Bu yıl ise 5 Ekim'de vizyona girdi ve Türkiye'de yalnızca Feriye Sineması'nda gösterim imkanı buldu.

 

İlk filmin sonunda idama mahkum edilen Albay Kotov, İkinci Dünya Savaşı'nda, cephede savaşmaktadır. Kızı Nadya ise cephede hemşirelik yapmakta, bu sırada babasına ulaşmaya çalışmaktadır. Mitya da aynı şekilde Kotov'un peşindedir. İlk filmde bir tek günlerine tanıklık ettiğimiz ve sürekli beraber olan karakterler bu defa farklı mekanlarda bambaşka insanlarla beraberdir. Bundan dolayı her birinin öyküsünü paralel anlatımlar sayesinde takip edebiliyoruz.

 

Güneş Yanığı 1'de aralarındaki kuvvetli ilişkiye bizzat tanıklık ettiğimiz Albay Kotov ve kızı Nadya'nın yolları ayrı düşse dahi baba-kız arasındaki bağın kopmadığını ve hala sapasağlam olduğunu, filmin anlatım dili sayesinde görebiliyoruz. Bu açıdan bakıldığında her iki tiplemenin de özellikle düştükleri zor durumlarda sürekli olarak geçmişi hatırlamaları filmi canlı tutan unsurlardan bir tanesi. Diğer yandan her ne kadar filmin ana karakteri Albay Kotov olsa da, ikinci filmde hem Nadya'nın hem de Mitya'nın öykülerini ayrı ayrı izleyebiliyoruz. Ancak bu anlatımlarda ilk filmde olduğu gibi dingin ve şiirsel bir yapı yerine daha çok savaş sahnelerinin yer aldığı gerilimi yüksek sahnelere ağırlık verilmiş.

 

İlk filmden farklı olarak böylesi bir anlatım tarzının tercih edilmesinin doğurduğu bazı sonuçlara değinmekte fayda var. Savaşın gereksizliği ve doğurduğu acıları ifade etmenin bir yolu olarak, cephede geçen bol çatışmalı sahnelerin anlatımı yerine, bir ailenin geçirdiği tek bir günün şiirsel anlatımına ağırlık vermek filmi daha güçlü kılmaz mı? Olabildiğince gündelik olanın sadeliğinden, duruluğundan yola çıkarak savaşın ağırlığını burada aramak hem anlatımı zenginleştirmesi, hem de doğurgan bir zeminin oluşturulması açısından daha verimli olmaz mı? Mikhalkov'un serinin ilk filminde yarattığı etkiyi ikincisinde hissedememizin sebeplerinden biri bu husus olabilir. Özellikle savaş filmlerinde kuru bir tarafgirlik ya da “objektif” olma iddiasıyla tarihle barışma arzusuna dayalı bir politik olma halinden ziyade, o filmin nasıl yapıldığı meselesi, anlatım dili en az yönetmenin hangi safta durduğu sorusu kadar önemlidir.

 

Bütün bu üzerimize boca edilen savaş sahnelerinin amacı filmi gerçekçi kılmaksa şayet, kesik kolların, bacakların ve üzerinden tank geçen cesetlerin görüntüleriyle kimin gerçeğine nasıl temas edebiliriz ki? İlk filmde birlikte banyo yaparken, kayıkla gölde gezintiye çıkarken gördüğümüz bir baba ve kızın hikayesi bu açıdan baktığımızda çok daha etkileyici değil midir? Yirmi birinci yüzyılın sinema seyircisine tarihte derin izler bırakan bir savaşı topla, tüfekle ve de parçalanmış uzuvlarla beyaz perdeye taşımak ne anlam ifade eder? 1990 sonrasında geçilen post-modern ordu yapılanmasında artık tarafların dahi birbirini görmediği, profesyonelleşen ve “haklılaşan” bir savaş tasavvurunun etkin olduğu yüzyılda yaşayan seyirci kitlesi için bu sahnelerin sahiciliği ne kadar geçerlidir?

 

Öte yandan bir sahnenin sahici olup olmamasından öte seyircinin zihninde nasıl bir iz bıraktığı daha mühim değil midir? İlk filmde yakalanan duru ve yalın bir anlatım sayesinde Stalin döneminin yorgunluğunu olanca ağırlığıyla hissedebilirken, ikinci filmde bizi yoran unsur bizzat filmin kendisi oluyor.

 

YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - [email protected] Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..