Pedro Almodovar’ın son filmi Julieta filmle aynı ismi taşıyan kahramanın hayatını değiştireceği sırada, uzun yıllardır görmediği kızının bir arkadaşıyla tesadüfen karşılaşmasıyla başlar. Julieta erkek arkadaşı Lorenzo ile Portekiz’e taşınmak üzeredir. Bir gün kızı Antia’nın çocukluk arkadaşı Bea ile karşılaşan Julieta kızının son durumunu öğrenir. Kızının kendisini neden terk ettiğini bilmeyen Julieta bu tesadüfi karşılaşma üzerine Portekiz’e gitmekten vazgeçer, Lorenzo’dan ayrılır, kızıyla yaşadığı apartmana taşınır ve Antia’ya daha önce anlatmadığı hatıraları anlatan mektuplar yazmaya başlar. Bu mektup yazma süreci hem Julieta’nın hikâyesini öğrenmemizi hem de yaşadığı kısır döngülerle dolu hayattan çıkmasını sağlar. Kahraman değişime uğrarken seyirci Julieta’nın hayat hikâyesini ve kızının neden gittiğini öğrenir.
Filmin kahramanı Julieta’nın klasik Yunan edebiyatı öğretmeni olması tesadüf olmasa gerektir. Zira kahramanın hikâye akışı, sıkı sıkıya olmasa da Yunan tragedyalarını hatırlatır. Dahası filmdeki erkek ve kadınların içinde sıkıştıkları kısır döngüsel yapı da Yunan mitolojisinde sonsuz cezaya çarptırılan Tantalus, Sisyphos gibi karakterleri ima eder.
Erkeklerle Kadınların Kısır Döngüsü
Filmde kadın ve erkeklerin kendilerine özgü döngülere sıkıştıkları görülür. Genç Julieta, kızının babası Xoan’la tanıştığı tren yolculuğunda yaşlı bir adamla karşılaşır. Adam Julieta’yla konuşmaya kalksa da genç kadın bundan rahatsız olur ve kompartımanı terk eder. Bir süre sonra tren acilen durduğunda yaşlı adamın intihar ettiğini öğreniriz. Julieta adamla konuşmadığı için pişman olur. Xoan’la aile kuran Julieta, kocasının başka kadınlarla birlikte olduğunu öğrendiğinde Xoan’la tartışır ve onu dinlemeden evi terk eder. Balıkçı Xoan denize açılır ve çıkan fırtınada boğulur. Keza filmin sonunda Julieta’nın ortadan kaybolan kızı Antia’nın babasının ismini verdiği oğlunun nehirde boğulduğunu öğreniriz. Filmdeki erkeklerin trajik bir sonla karşılaştığı görülür. Diğer yandan kadınların da ayrı bir trajedisi vardır zira hemen hepsi aldatılır. Xoan, Julieta’yla tanıştığında evlidir ve karısı komadadır. Karısı öldüğünde ve Julieta’yla yaşamaya başladığındaysa Ava isimli kadınla birlikte olur. Diğer yandan Julieta’nın taşrada yaşayan ailesinde de durum farklı değildir. Annesi hastadır ve babası evde hizmetçilik yapan genç kadınla birliktedir. Filmin kadın ve erkekleri Yunan mitolojisindeki sonsuz cezaya çarptırılmış kahramanlara benzer. Dağın tepesine kayasını taşıyan Sisyphos, su ve meyveye ulaşamayan Tantalus gibi söz konusu karakterler de hep aynı çıkmazın içindedir.
Filmde bu döngüden çıkan iki kişi vardır: Julieta ve Lorenzo. Lorenzo diğer erkek kahramanlar gibi yapmaz, Julieta’dan ayrıldıktan sonra başkalarıyla birlikte olmaz. Julieta’nın kızına mektuplar yazması, Lorenzo’nun da bir yazar olması sonsuz cezalandırılmanın yazıyla son bulabileceğine işaret eder. Zira yazma ediminin kendisi -fazla romantik gözükse de- kişinin dolaylı veya dolaysız biçimde kendisiyle yüzleşmesine sebep olur.
Her Mektup Alıcısına Ulaşır
Yunan tragedyasına özgü üç terim Julieta’nın da hikâyesini özetler: Hamartia, peripeteia ve anagnorisis. Hamartia, kahramanın bir hata veya kusurunu ima eder. Julieta’nın hatası Xoan’ı dinlememesi ve Xoan öldükten sonra depresyona girdiği için kızıyla iletişim kurmamasıdır. Bea ile karşılaşması, Antia’nın babasının ölümü yüzünden annesini suçladığını öğrenmesiyse dönüm noktasıdır (peripeteia). Aynı dönüm noktası anagnorisis’e, farkındalığa sebep olur. Julieta yaptığı hatayı anlar, kızını aramaya başlar ve hayatına dair bir farkındalığa ulaşır.
Sophokles’in trajik kahramanı Oedipus kör olduktan sonra doğruyu görmeye başlar. Durum travmatiktir ama hikâyede doğru ancak travmayla ortaya çıkar. Nitekim Julieta’nın kızının kendisini neden terk ettiğini öğrendiği an da travmatiktir. Ama aynı acı, Julieta’nın içinde yaşadığı karmaşadan çıkmasına, diğer kadınların yaşadığı döngüden kurtulmasına sebep olur.
Lacan gönderilmese de, saklandığı durumda bile “her mektup gideceği yere ulaşır” der. Mektup gerçek alıcısına gönderilmese de yazan kişinin fantezi dünyasındaki ideal muadiline gitmiş olur. Kör bir adamın görmesi ve gönderilmeyen mektupların alıcısına ulaşması kısır döngünün kırılmasını ve kahramanların aydınlanmasını sağlar. Julieta’nın kızına yazdığı mektuplar gerçekte alıcısına gitmemiştir, Julieta kendisini dinlemeden terk eden Antia’ya değil, fantezi dünyasındaki ideal Antia’ya mektupları gönderir. Onca gönderilmemiş mektuptan sonra Antia’nın kendi haletiruhiyesini anlatan bir mektup göndermesiyse mektupların alıcısına ulaştığını gösterir. Gönderilmeyen mektuplar önünde sonunda alıcısına ulaşmıştır. Üstelik mektubun üzerinde Antia’nın adresi de vardır. Antia, mektubunda oğlu Xoan’ın dokuz yaşında nehirde boğularak öldüğünü yazar. Bir başka deyişle Antia da ne kadar uzaklaşmaya çalışırsa çalışsın diğer kadınlarınkine benzer bir kısır döngünün içine girmiş gibidir.
Filmin sonunda döngüyü kıran iki kişi, Julieta ile Lorenzo Antia’yı ziyaret etmek için yola çıkar. Genç kadın annesini doğrudan çağırmamıştır ama zarfın üzerine adresini yazması bir çağrıyı ima eder. Julieta ve Lorenzo’nun Antia’nın içinde bulunduğu bunalımı çözüp çözemeyecekleri bir muamma olmasına rağmen bu çöküşü durdurabileceklerine dair umutları vardır. Julieta beklemediği bir karşılaşmayla kendi döngüsünden çıkabilmiştir; Antia’yla karşılaşması da aynı sonuca ulaşma imkânı taşır. Antia’nın durumuysa şimdilik askıdadır; ya Sisyphos gibi döngüye takılacak veya Oedipus gibi gözlerine mil çekilse de aydınlanacaktır.